Adrasana gelenlerin en keyifli günlerinden bir kaçıda tekne turlarına katılarak geçiyor. Muhteşem koy ve adalarını gezmek görmek ve buralarda yüzmek ayrı bir keyif kaynağı. Bir kere görmekle doyamayacağınız bu koylar ve adalarda birbirinden güzel fotoğraflar çekecek, arkadaşlarınızla pırıl pırıl denizin tadını çıkaracaksınız.
Korkmayın tur fiyatları hiç öyle pahalı değil ailenizi alıp rahatlıkla katılabileceğiniz gibi makul fiyatlarda. Turlarda öğlen yemeği akşam 5 çayıda ikramlar içinde. Teknelerde hizmet veren kaptan ve personelleri sımsıcak ve güleryüzlü davranışları ile size güzel bir gün geçirtmek için yarışıyorlar adeta.
Bizden tavsiye bu keyifli günü kaçırmayın mutlaka yaşayın.
Adrasan’dan günübirlik tekne turlarına katılanlar için, iki seçenek bulunuyor.
CENEVİZ KOYU TURU ROTASI;
Akseki koyu, Sazak koyu (Şifalı su), Ceneviz koyu (Çamur banyosu) ve Korsan koyu.
SULU ADA TURU ROTASI;
Sulu ada plajlar, Mağaraları, Tatlısu kaynağı (Şifalı su), Amerikan koyu ve Fener burnu.
Suluada turunda ilk olarak Akseki koyu sonrasında Suluada’ya gidiliyor. Bir ada olmasına karşın, adanın içinden yaz-kış soğuk olan bir su çıkıyor. Böbrek hastaları için taş düşürmede ve kum dökmede faydalı olduğu söyleniyor. Akdeniz foklarının (Ayı balığı da deniyor) barınağı olan adada, balıkçılar daha çok kışın koloni halinde yaşayan fokları gördüklerini anlatıyorlar. Yol boyunca yunuslar uzaklarda da olsa, teknedekilere eşlik ettiklerini gösteriyorlar. Yaklaşık 1 saatlik yolculuk sonrası, Suluada’nın uzak tarafına geçip küçük beyaz çakıl taşlarından oluşan cam göbeği renkli plaja demir atılıyor. Suluada plajında, kendinizi doğanın natürel dokusu içinde buluyorsunuz. Şnorkel ve gözlükle deniz dibine dalıp merakınızı gideriyor, tekneden sahile, sahilden tekneye defalarca yüzüp temiz havanın etkisiyle iştahınızın açıldığını görüyorsunuz.
Tekne turunda öğlen saatlerinde tekne mürettebatı ocakları yakmaya başlıyor. Balık, tavuk, cız-bız kokuları birbirine karışıyor. Ekmekler kesiliyor, mevsim salataları yapılıp, limonlar bölünüyor, altın sarısı renkli patatesler kızartılıyor. İşte tam bu sırada tuz oranı hayli yüksek denizden nasibini almış, baterinin cam derisi gibi gergin, bronzlaşmış teninizle denizden çıkıp teknenin gölgelik bir yerinde serinliyorsunuz. Ortaya konan yemeklerden tabağınıza alıyor ve soğuk içeceklerle hafif hafif beşik gibi tatlı tatlı sallanan teknede yemeye başlıyorsunuz. Kesinlikle 5 yıldızlı restoranlarda bulamayacağınız bu keyif sırasında, bir an gözlerinizi kapayıp gerçek tatilin bu olduğunu düşünmeye başlıyorsunuz. Yemek sonunda kalan ekmek kırıntılarını denize attığınızda toplanan yüzlerce balık, denizi akvaryuma çevirmeye yetiyor. Öğleden sonraki dinlenme ve yüzme molalarında, sahildeki kumluk bölgelerde kızgın kum kürüne girme imkanı da var. Plajdan demir alıp Suluada’nın soluna paralel ilerleyen tekneler, adanın su seviyesinde kayıkların geçebileceği bir tünele geliyorlar. Doğanın bu şaşırtıcı sürprizi, denizin kaya ile ilişkisini gözler önüne seriyor. Denizin durgun zamanında adanın arka yüzüne yanaşanlar, suyun kaynağına ulaşıyor ve kaynağın çevresindeki kayalıklara isimlerini yazmayı ihmal etmiyorlar.
Suluada’nın tam karşısında ise bir başka mola yeri, “Kelleci koyu” bulunuyor. Yatların sıkça ziyaret ettiği bu koyda da kayalardan süzülen tatlı su kaynaklarını görmek mümkün. İri taneli kum plajdan denize girilip buradaki molada teknelerde kesilen, soğutulmuş karpuzlar yeniyor.
Öğle yemeğinde ızgara balık ya da tavuk, salata, spagetti ya da dolma. Bunun dışında vejeteryan menü. Akşam 5 çayı ve meyve ikramı.
Ekstra olarak alkollü alkolsüz içecek mevcuttur.
Saat 17:00’e doğru dönüşe geçilirken arzu üzerine Adrasan koy ağzındaki son deniz banyosu molasıyla geziye son veriliyor. Tuzlu suyun kavurucu etkisi, gölgede bile denizden yansıyan ışıklar ve ılık esen rüzgar nedeniyle bir günde yanabildiğiniz ya da en azından kızardığınız bu gezilerin ikinci seçeneğinde, yine Adrasan’dan çıkılıyor. Ancak bu kez Antalya yönüne sapılıyor. İlk durak yöre halkından bile pek az kişinin bildiği çok ilginç bir fiyord. Denizin “S” çizerek içeri haliç yaptığı bu bölüme, “Gemleyik” deniliyor. Kaçamak yapmak ve saklanmak için ideal olan bu doğa harikasının hemen yanı başında, hoş bir plaj bulunuyor. Aynı bölgede bir de küçük teknelerin dönebileceği büyüklükte mavi fosforlu bir mağara yer alıyor. Su altından karşı bölüme geçit veren bu mağaradan sonra yaklaşık 40 dakikalık bir yolculukla, bu defa Sazak koyuna geliyorsunuz. Teknelerin uyuduğu doğal bir liman olan bu koya “Balayı koyu” da deniyor. Yarımadanın diğer tarafında bulunan koyun ismi ise “Porto Ceneviz”. Bu yöne yapılan turlarda yine deniz banyoları, yemek molaları verilip doğanın tüm cömertliğini içinizde hissediyorsunuz.
Akşam dönüş yoluna koyulduğunuzda tatlı bir yorgunluk ve gülümseyen yüzünüzle güzel bir gün daha yaşadığınız için mutlusunuz. Bu arada sanki öğlende koca tabak yemeği yememiş gibi karnınızda zil çalıyor bu arada otele döndüğümde açık büfeden ne alsam ne yesem akşama diye planlar yapıyorsunuz.
Akdenizin renklerine yolculuk…
Dalgaların kayaları döverek açtıkları mağaralar, birbirinden ilginç kaya oluşumları, kayaların arasında hayat bulan çam, defne, ve zeytin ağaçları. Her biri doğa harikası koylar. Ceneviz koyunda yosun banyosu, Sazak koyunda şifalı su, Sulu adada kaynak suyu, 20 metre suyun dibindeki balıkların görülebildiği berrak sular.
Şehrin gürültüsünden, iş stresinden uzak keyifle dolu bir günler için Adrasan’da tekne turu yapmanızı tavsiye ediyoruz.